| 10 Görüntülenme | 21 dk tahmini okuma süresi

BİLİŞİM SİSTEMLERİ İLE İŞLENEN HIRSIZLIK SUÇU

BİLİŞİM SİSTEMLERİ İLE İŞLENEN HIRSIZLIK SUÇU

BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN KULLANILMASI SURETİYLE HIRSIZLIK SUÇU

Bilgi ile teknoloji arasındaki ilişki bilişim sistemleri aracılığıyla sağlanır. Bilişim sistemleri ekonomi, sağlık, eğitim ve bilimsel araştırmalar gibi birçok alanda karşımıza çıkar. Günümüzde devlet kurumları, ticari işletmeler ve bankalar gibi birçok kurum bilişim sistemlerini kullanmaktadır. Bu derece büyük bir öneme sahip olan bilişim sistemlerinin her teknolojik fayda gibi olumsuz yönü de vardır. Bunların başında ceza hukuku bakımından, bilişim sistemlerinin suç işlenmesini kolaylaştıran yapısı dikkat çeker. Bilişim sistemlerinin bu özelliği, kötü niyetli kişilerce suç işlemek amacıyla kullanılmaktadır.

Bilişim suçu kavramı temel olarak iki biçimde meydana gelir. Bunlardan ilki, bilişim sistemlerine yönelik suçlar ve ikincisi ise bilişim sistemleri kullanılarak işlenen suçlardır. Bu bakımdan TCK kapsamındaki bir takım suçlar bilgisayarlar vasıtasıyla işlenmektedir. Bir takım suçlar ise bilişim sistemlerine yönelik işlenmektedir. Uygulamada ilk kısımdaki suçlara dolaylı bilişim suçları denir. 

Dolaylı bilişim suçlarının iki hali nitelikli doladırıcılık ve nitelikli hırsızlık suçlarında düzenlenmiştir. Bilişim sistemlerinin kullanılması, bu suçların basit, temel halinden nitelikli hale dönüşmesine yol açmaktadır.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda, klasik yöntemle işlenen hırsızlık suçlarında olduğu gibi mağdurun taşınır bir malı çalınmaktadır. Buradaki taşınır mal, mağdurun hesabındaki para olabileceği gibi bu niteliğe haiz para ile satın alınabilen mallar da olacaktır.

Bu yazımızın konusu, hırsızlık suçunun nitelikli hallerinden olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunun işlenme biçiminin ortaya konulması, bu suçta delillendirmenin ve soruşturmanın nasıl yapıldığı olacaktır.

I. GENEL OLARAK HIRSIZLIK SUÇU

Hırsızlık suçu TCK'nın özel hükümlere ilişkin ikinci kitabında, kişilere karşı suçlar başlıklı ikinci kısımda, malvarlığına karşı suçlar başlıklı onuncu bölümde 141-147.  maddeler arasında düzenlenmiştir. 

141. Madde hırsızlık suçunun temel hâline, 142. Ve 143. Maddelerde daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerine, 144,145 ve 146. maddelerde hırsızlığın daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerine, 147. maddede ise suça ilişkin özel bir zorunluluk hâline yer verilmiştir. 

TCK'nın hırsızlık başlığını taşıyan 141.maddesine göre, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. 

141.maddenin gerekçesinde hırsızlığın temel şekli tanımlanır. Zilyedin rızası bulunmadığı hâlde taşınır malın alınması hâlinde suç oluşur. Zilyed malın alınmasına rıza göstermiş ise hukuka uygunluk nedeninin  varlığından ötürü suç oluşmayacaktır. Fiilen yarar temin edilmese dahi, failin kendisine veya üçüncü bir kişiye yarar sağlamak sağlama amacı ile hareket etmesi gerekir. Elde edilmek istenen yarar maddi veya manevi olabilir. Malın bulunduğu yerden alınması ile kastedilen ise mağdurun mal üzerinde ki zilyetliğine son verilmesi ve mağdurun mal üzerinde zilyetliğinden doğan tasarruf hakkını kullanmasını imkansız hâle getirmesidir. Zilyedin tasarruf imkanının ortadan kalkması ile suç tamamlanır. 

II. SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Hırsızlık suçunun düzenlendiği 141. Maddede zilyedin rızası olmadan kavramı kullanıldığından korunan hukukî değerin 'zilyetlik' olduğu açıktır. Aynı maddede, başkasına ait taşınır mal kavramı da yer alır. Bu ifade ile de 'mülkiyet' kavramı vurgulanır. Bu nedenle hırsızlık suçunda korunan hukukî değer hem zilyetlik hem de mülkiyettir.

III. TİPİKLİĞİN MADDİ UNSURLARI

A. Suçun Faili

Hırsızlık suçunda 'herkes' fail olabilir. Bu suç, fail açısından özellik göstermez. Bununla birlikte suçun faili malın maliki olamaz. Malın mülkiyeti ile zilyetlik farklı kişilerde ise malikin malı zilyetliğinde bulunduran kişiden rızasına aykırı olarak alması bu suçu oluşturmaz. Ancak TCK m.290'da yer alan rehinli malın maliki tarafından çalınması durumunda malın sahibinin de hırsızlık suçundan sorumlu olacağı yönündeki istisna unutulmamalıdır. 

Suçun faili gerçek kişi olmalıdır. Tüzel kişiler hırsızlık suçunun faili olamaz. Hırsızlık suçunun işlenmesinde tüzel kişi lehine yarar sağlanırsa, TCK m.169'a göre, TCK m.60'da düzenlenen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. 

B. Suçun Mağduru

Hırsızlık suçunda mağdur, malı çalınan kimsedir. Hırsızlık suçunda mağdur olabilmek açısından özellik aranmaz. Bu nedenle herkes, suçun mağduru olabilir. Bununla birlikte mağdurun belli özellikleri haiz olması nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Suçun kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak (m.141/2-a) ve beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı (m.141/2 son) işlenmesi suçun nitelikli hâlleri arasında yer almaktadır.

Malı çalınan kimsenin muhakkak malik olması gerekmez. Bir malın zilyedinden rızası olmaksızın alınması da hırsızlık suçunu oluşturur. Malın zilyedi ve maliki farklı kişiler ise, malın zilyedi mağdur, malik ise suçtan zarar gören olur.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda, suçun mağduru mal varlığında eksilme gerçekleşen kişidir. Genelde mağdurların hesaplarında yer alan taşınır mal niteliğinde ki para eksilir. Bankalarda yer alan hesaplar üzerinde bu suçların işlenmesi hâlinde suçların mağduru bankada hesabı bulunan kişilerdir. 

Tüzel kişiye ait bir malın çalınması hâlinde de tüzel kişiler hırsızlık suçunun mağduru olamaz. Organları aracılığı ile temsil edilen tüzel kişi, suçtan zarar gören olarak nitelendirilir. Kişinin mağdur olabilmesi için eylemin işlendiği esnada hayatta olması gerekir. Bu nedenle ölmüş bir kimsenin üzerindeki eşyanın alınması suretiyle gerçekleştirilen hırsızlıkta, kişi hayatta olmadığından mağdur mirasçılardır.

C. Suçun Maddi Konusu

Suçun konusu, maddi ve manevi olmak üzere iki şekilde tasnif edilir. Suçun maddi konusu, suçun üzerinde işlendiği insan veya objedir. Hırsızlık suçunun maddi konusu taşınır maldır. Hırsızlık suçunun hukuki konusu ise yasa ile korunan hak ve çıkardır. Hırsızlık suçunda da zilyetlik ve mülkiyet hakkı korunmaktadır.

TCK m.141'de; başkasına ait taşınır mal ibaresi kullanılır. Buna göre hırsızlık suçunun oluştuğundan bahsedebilmek için bir mal bulunması, bu malın taşınır ve başkasına ait olması gerekir. Bilişim sistemleri kullanılarak işlenen hırsızlık suçunda teknolojinin gelişmesiyle birlikte, suç oldukça hızlı işlenmektedir. Bir kişinin banka hesabında bulunan para, kişinin banka hesap bilgilerinin ele geçirilmesinden saniyeler sonra failin hesabına aktarılabilir. 

Bilişim sistemleri sayesinde, mal ile fizikî temas gerçekleşmeden hırsızlık suçu işlenebilir. Hırsızlık suçunun mağdurunun hesabında bulunan ve ekonomik değer haiz eden para, hisse senedi, altın gibi taşınır mallar, fiziki temasta bulunmadan hesap bilgilerini ele geçiren failin hesabına aktarmaktadır. Mağdurun hesabında yer alan para, altın gibi taşınır mallar kendilerini temsil eden veri aracılığı ile transfer edilir, yani bulunduğu yerden alınır. Veri, bilişim suretiyle işlenen hırsızlık suçunun konusu olur. Hırsızlık eyleminin hedefi olan taşınır mal, artık bu nitelikli hâlde veri ile temsil edilir. Bilişim sistemleri kullanılarak ekonomik değeri ifade eden veri ile ele geçirilir. 

Bu nitelikli hâlde fail, ekonomik değere sahip veri niteliğindeki mallarla, klasik hırsızlık suçunda olduğu gibi, fiziki temasta bulunmaz. Fail, taşınır malı temsil eden veriyi transfer ederek, verinin temsil ettiği ekonomik değere sahip malı uhdesine alması ile yarar sağlaması tamamlanır.

D. Fiil

Hırsızlık suçunda fiil, zilyedin rızası aykırı olarak başkasına ait bir malın bulunduğu yerden alınmasıdır. Malın alınması sonucunda, zilyedin zilyetliği sona erer, mal üzerindeki hakimiyeti kaybolur. Fail de malı ele geçirerek malı sahiplenmiş ve yarar sağlamış olur.

Failin kendine veya bir başkasına yarar sağlaması amacıyla, malı almasıyla birlikte hırsızlık suçu tamamlanacaktır. Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçu bakımından ise failin, mağdurun hesabından kendi hesabına transfer işlemini tamamlaması ile parayı kendi nüfuz alanına özetle kendi hesabına transfer etmesi ile fiili gerçekleştirmiş olur.

Yargıtay kararlarında da bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda, paranın mağdurun hesabından başka hesaba havale edildiği anda suçun tamamlanacağı belirtilmiştir. 

YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ 2008/555 E. 2008/12249 K.
''...Sanığın, katılanın internet bankacılığı şifresini öğrenerek katılanın hesabından kendi hesabına eft yaptığı, eylemin paranın sanığın hesabına havale edilmesi ile tamamlandığı hâlde teşebbüs hükümlerinin uygulanması bozmayı gerektirmiştir...''

IV. TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU

Hırsızlık suçu kasten işlenebilen bir suç tipidir. Fail bilerek ve isteyerek başkasına ait bir taşınır malı, rızaya aykırı olarak bulunduğu yerden almalıdır. Bu suçun taksirli hâli kanunda düzenlenmemiştir. Bu nedenle hırsızlık suçunun taksirli işlenmesi hâlinde fail cezalandırılmaz. 

Hırsızlık suçunda failin kast ile hareket etmesi suçun oluşmasında tek başına yeterli değildir. Failin kendisine veya başkasına yarar sağlama saiki ile hareket etmesi gerekir. Yani, hırsızlık suçunun oluşumu için failin kendisine veya başkasına yarar sağlama amacının varlığı gerekir. Failin sağlamak istediği yarar maddi veya manevi olabilir. Yarar sağlamak maksadıyla hareket edilmesi yeterli olup, fiilen yarar sağlanması suçun oluşumu için zorunlu değildir.

V. HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

TCK m.141'de ''zilyedin rızası olmadan'' ifadesi kullanılır. Dolayısıyla  zilyedin rızasının varlığı hâlinde fiili tipik olmaz ve suç oluşmaz. Rızanın bulunması hukuka aykırılığı değil, tipikliği ortadan kaldırır. İlgilinin rızasının tipikliği ortadan kaldırabilmesi için rıza ehliyetine ve açıklanmasına ilişkin şartlar gerçekleşmeli ve zilyedin rızası malın alındığı sırada veya daha öncesinde alınmış olmalıdır. Malın alınmasından sonra zilyedin rıza vermesi, failin eylemini meşru kılmaz ve eylemin yasaya aykırılığı devam eder.

Hırsızlık suçunda meşru savunma hükümleri de uygulama alanı bulabilir. Örneğin, kendisine bıçakla saldıran bir kimsenin elinden bıçağın alınması hâlinde, meşru savunmanın varlığı kabul edilmelidir. 

VI. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

A. TEŞEBBÜS

Hırsızlık suçu malın alınmasıyla, yani zilyedin mevcut mal üzerindeki fiili hakimiyeti sona erdirilip failin fiili hakimiyetinin tesisiyle tamamlanmış olur. Bu nedenle hırsızlık suçunda teşebbüs malın alınmasına kadar mümkündür.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda mağdurun hesabında yer alan ekonomik değeri bulunan parayı temsil eden verinin, failin hesabına transferi ile failin hakimiyetine girmesi ile suç tamamlanır. Mağdurun tasarruf ehliyeti sona ermeden yani mağdurun hesabından paranın çıkmasından önce işlemin banka tarafından engellenmesi hâlinde eylem teşebbüs aşamasında kalmış olur. Ancak paranın mağdurun hesabından çıkması ve mağdurun tasarruf ehliyetinin sona ermesinden sonra tutarın failin hesabına girmesi ile suç tamamlanır. Failin hesabına bloke konulsa dahi mağdurun tasarruf ehliyeti sona erdiğinden ve sanığın da fiili hakimiyeti tesis etmesiyle suç tamamlanmış olur ve artık teşebbüs hükümleri uygulanamaz.

YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ 2018/2261 E. 2018/6980 K.
''...Dosya kapsamından, katılan ...'ın Finansbank .... Şubesinde bulunan vadesiz hesabına rızası dışında, internet şifresi kırılmak suretiyle girilerek, sanık ....'in İş Bankası hesabına 2.118,39 TL'nin EFT işlemi ile aktarıldığı, katılanın bu işlemi kısa bir süre sonra fark ederek durumu ilgili bankaya bildirdiği, ilgili banka tarafından da sanığa ait banka hesabına bloke konularak, hesaptaki paranın tekrar katılana ait hesaba aktarıldığı olayda; Suça konu paranın sanığın hesabına aktarıldığı anda suç tamamlanmıştır bu nedenle somut olayda teşebbüs hükümleri uygulanamaz (Aynı yönde Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2017/4376 E. 2018/3384 K.)...''

B. İŞTİRAK

Hırsızlık suçu iştirak bakımından bir özellik arz etmez. İştirakin her şekli hırsızlık suçu bakımından gündeme gelebilir. TCK M.40/1' de yer alan bağlılık kuralına istinaden yakın akrabalardan birisine karşı akraba olmayan kişilerle birlikte iştirak hâlinde işlenen hırsızlık suçunda, şahsi cezasızlık sebebinden yalnızca ilgili akraba yararlanır. Diğer suç ortakları ise suça katkılarına göre cezalandırılır.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçu da iştirak bakımından özellik arz etmez. Uygulamada faillerin genellikle banka kartlarını eylemlerini gerçekleştiren faillere kullandırdıkları ve hesaplarına yatan tutarları, kullandıkları banka kartlarına aktardığı görülür. Faillerin bazen de doğrudan üçüncü kişilerin banka kartlarını temin ederek mağdurların hesaplarından temin ettikleri bu kartlara doğrudan para gönderdikleri görülür. Her iki durumda da bilerek ve isteyerek faillerin eylemlerinde banka hesaplarını kullandıran kimseler de iştirak hükümleri çerçevesinde cezalandırılır. 

YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ 2018/13298 E. 2019/5543 K.
''...Tüm dosya kapsamına göre, sanık ...'in sanık ....'dan ... Bank maaş kartı ve hesap numarasını isteyerek abisi sanık ...'e verdiği ve müştekiye yönelik bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçuna iştirak ettiği, sanık ...'in inkarının kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu, bu suretle sanığın eylemine uyan hırsızlık suçunu işlediğinin sabit olması karşısında; mahkumiyeti yerine delillerin takdirinde hataya düşülerek beraatine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir (Aynı yönde bkz: Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/30086 E. 2016/12564 K. )...''

C. İÇTİMA

Hırsızlık suçu, aynı suç işleme kararı çerçevesinde aynı kişiye karşı müteaddit defalar işlenirse, zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulur ve bir cezaya hükmedilir ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılır (m.43/1). Değişik kişilerin zilyetliğindeki malların alınmasında ise zincirleme suç kuralları uygulanmaz. Bu hâlde, zilyet sayısınca hırsızlık suçu oluşur.

Hırsızlık suçunun birden çok kişiye karşı tek fiille işlenmesi hâlinde aynı neviden fikri içtima söz konusu olur ve bu durumda fail hakkında tek ceza verilir ancak ceza kanunda belirtilen oranda arttırılır.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda hedef alınan mağdurun hesaplarına girilerek mevduatlarının alınması durumunda mağdur sayısınca suç oluşur. Bir mağdura karşı eylemin birden fazla gerçekleşmesi hâlinde TCK m.43/1 uyarınca arttırım yapılır. Ancak failin eylemleri arasında zaman aralığı bulunmalıdır. 

Failin bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hırsızlık suçunda mudileri gözetmeyip doğrudan bankayı ve bankanın sistemini hedef alması hâlinde ise tek suçun varlığı kabul edilir ancak suça konu paranın miktarı ve mudi hesabı dikkate alarak suçun haksızlık unsurundaki fazlalık dikkate alınarak üst sınırdan ceza verilmektedir.  

VII. CEZAYI KALDIRAN VEYA AZALTAN KİŞİSEL NEDENLER

TCK m.167'de yağma ve nitelikli yağma hariç olmak üzere malvarlığına karşı suçların belli akrabalık ilişkileri bulunan kişiler arasında işlenmesi şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep olarak kabul edilmiştir.

Mal varlığına karşı işlenen ve içlerinde hırsızlık suçunun da bulunduğu belli suçlarla ilgili olarak m.168'de etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir. Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda da bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda olduğu gibi etkin pişmanlık şartları gerçekleştiğinde uygulanabilir.  

VIII. DAHA AZ VE DAHA ÇOK CEZAYI GEREKTİREN HALLER

A. Suçun Gece Vakti İşlenmesi
Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi hâlinde m.143 doğrultusunda verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Gece vakti TCK m.6/1-e'de güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi olarak ifade edilmiştir.

YARGITAY 22. CEZA DAİRESİ 2015/15066 E. 2016/5170 K. 
''...Oluş ve dosya içeriğine gör, katılan ....'in Türkiye İş Bankası Bozüyük/ Bilecik şubesinde bulunan 4120-0299510 no'lu hesabından bilgisi dışında 22/02/2009 tarihinde 1400 TL'nin internet bankacılığı yoluyla sanık ...'ın aynı bankanın Gayrettepe/ İstanbul şubesinde bulunan hesabına aktarması şeklinde eylemde, suç tarihinde güneşin 17:50'de battığı; gecenin 18:50'de başladığı ve eylemin de 19:11'de gerçekleştiği ve bu nedenle sanığın eylemini gece sayılan zaman dilimi içerisinde işlediği anlaşılmakla 143.maddeden ecza arttırımı yapılmalıdır...''

B. Malın Değer Azlığı

Malın değerinin az olması, hırsızlık suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli halleri arasındadır. Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle m.145 doğrultusunda verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi suçun işleniş şekli ve özellikler de göz önünde bulundurularak ceza vermekten de vazgeçilebilir. 

C. Kullanma Hırsızlığı

Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi hâlinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması hâlinde bu hüküm uygulanmaz (m.146). Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda, mağdurun hesabından failin hesabına transferin gerçekleşmesi ve failin mal üzerinde tasarruf kurması ile suç tamamlanacağından burada fail tarafından ilgili tutarın mağdura gönderilmesi durumunda kullanma hırsızlığı hükümleri değil yasal şartları oluştuğu takdirde etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Dolayısıyla kullanma hırsızlığı hükümlerinin, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunda uygulanamayacağını düşünmekteyiz. 

IX. SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ- YAPTIRIM

Hırsızlık suçu re'sen takip edilebilen bir suçtur. Bununla birlikte hırsızlığın kullanma hırsızlığı şeklinde yahut bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi ya da paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi ile belli akrabalar arasında işlenmesi halinde suçun takibi şikayete bağlıdır. 

CMK m.253 ve 254'te belirtildiği üzere hırsızlığın temel şekli ve suçun takibinin şikayete bağlı olduğu haller uzlaşma kapsamındadır. Hırsızlık suçunun temel şekli, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri ile daha az cezayı gerektiren nitelikli halleri bakımından asliye ceza mahkemeleri görevlidir.

7311 sayılı kanunun 10.maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın yetkiyi düzenleyen 12. Maddesine eklenen ''Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir'' şeklinde ki 6.fıkranın da çok yerinde bir düzenleme olduğunu düşünmekteyiz. Uygulamada daha önce mağdurun yerleşim yeri, paranın çekildiği yer, mağdurun hesabının bulunduğu yer şeklinde farklı gerekçelerle yetkisizlik kararları verilmekte ve soruşturma ile kovuşturma süreleri uzamaktaydı. Yargıtay'ın da önüne gelen yetki uyuşmazlıklarında yoğunluklu olarak ''menfaatin temin edildiği yer'' kriterini esas alarak karar verdiği görülmekteydi. Her ne kadar kanunda kullanılan ''yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir'' ibaresinden seçimlik yetkinin belirlendiği anlaşılmakta ise de uygulamada mağdurun yerleşim yerinin esas olduğu yönünde uygulama birliğine yaklaşılığı görülmektedir. 

Hırsızlık suçunun temel şekli için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Suçun m.142 ilk fıkrasında yer alan nitelikli hallerden biri kapsamında işlenmesi halinde üç yıldan yedi yıla, ikinci fıkrasında yer alan nitelikli hallerden biri kapsamında işlenmesi halinde ise beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Dolayısıyla bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunun işlenmesi durumunda, fail hakkında, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.