| 11 Görüntülenme | 40 dk tahmini okuma süresi

BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN ARAÇ OLARAK KULLANILMASI SURETİYLE DOLANDIRICILIK SUÇU
BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN ARAÇ OLARAK KULLANILMASI SURETİYLE DOLANDIRICILIK SUÇU
TCK m.158/1-f maddesinde düzenlenen bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerindendir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda, bilişim sistemi sadece bir araçtır. Bu suçta, sistemin kendisine yönelik doğrudan bir zarar yoktur. Bu şekilde işlenen suçlarda, bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılarak daha geniş kitlelerin etkilenmesi ve mağdurun daha kolay kandırılması nedeniyle, bu nitelikli hal düzenlenmiştir.
I. GENEL OLARAK DOLANDIRICILIK SUÇU
Dolandırıcılık suçunun temel şekli TCK m.157'de 'Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olacak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.' şeklinde düzenlenmiştir.
Dolandırıcılık suçunda fail, bir başka kimsenin mal varlığındaki değerleri almaya çalışır. Bunun için de hileden yararlanır, hileyi araç olarak kullanır. Hileli hareketlere maruz kalan kişinin veya üçüncü bir kişinin zararına, kendisinin veya üçüncü bir kişinin yararına mal varlığında haksız bir yarar elde eder. Bu suçta fail, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına yarar sağlar.
Dolandırıcılık suçu, 5237 sayılı TCK'nın Kişilere Karşı Suçlar kısmında düzenlenmiştir. Bu kısımda da Malvarlığına Karşı Suçlar başlıklı bölümde yer alır. 157,158,159.maddelerde dolandırıcılık suçunun temel hâli, nitelikli hâlleri ve daha az cezayı gerektiren hâlleri yer almaktadır.
II. SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Dolandırıcılık suçunda korunan hukukî değer mal varlığıdır. Öte yandan bireyin irade özgürlüğünün de korunduğu kabul edilmelidir. Bu yönüyle bu suçla birden fazla hukukî değerin korunduğu söylenebilir. Ancak ön plana çıkan hukukî değerin mal varlığı olduğu ifade edilmelidir. Nitekim kanunda dolandırıcılık suçunun 'Malvarlığına Karşı Suçlar' başlığı altında düzenlenmesi de bu hususu ortaya koymaktadır.
Dolandırıcılık suçunda mağdurun mal varlığında azalma, failin mal varlığında ise artma meydana geldiğinden, bu suç mal varlığına karşı işlenen suçlardandır. Bu suçla, kişilerin mal varlığı üzerindeki haklarının korunması amaçlanmıştır.
III. TİPİKLİĞİN MADDİ UNSURLARI
A. Suçun Faili
Dolandırıcılık suçunun faili her kimse olabilir. Gerçek kişilerin dışında tüzel kişilere karşı da bu suç işlenebilir. Kanunda suçu gerçekleştirecek kişi bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Dolandırıcılık suçunun basit hâli, fail açısından bir özellik göstermez. Ancak hileli eylemin bir kamu görevlisi tarafından işlenmesi başka bir suça, örneğin irtikap suçuna sebebiyet verebilir.
Dolandırıcılık suçunda fail, hileli hareketleri gerçekleştiren kişidir. Genelde hileli davranışları gerçekleştiren ve bunun sonucunda mal varlığında artış elde eden aynı kişidir. Ancak bu kişiler farklı kimseler de olabilir. Faillerden birisi hileyi yapmış mağduru aldatmış, diğer kişi ise yarar elde etmiş olabilir. Yarar sağlayan kimse iştirak hükümlerine göre failin eylemine dahil olup sorumlu olacaktır. Hileli eylemi gerçekleştiren kişi ile yarar sağlayan farklı kişiler, suç beraber işledikleri hâlde müşterek fail olarak sorumlu olacaklardır.
B. Suçun Mağduru
Dolandırıcılık suçunun mağduru mal varlığını oluşturan ve ihlal edilen varlıkların sahibi kişi veya kişilerdir. Mağdur ve faillik sıfatları farklı kimselere aitti bir kimsede bu sıfatlar birleşemez. Yani aynı kişi hem mağdur hem fail olamaz.
Suçun mağduru gerçek kişiler olabilir. Bu kişi, suç teşkil eden fiil işlendiği sırada hayatta olan kişidir. Tüzel kişiler ve kurumlar suçun mağduru olamazlar, suçtan zarar gören olabilirler.
Dolandırıcılık suçunda mağdur bakımından özel düzenlemeler bulunmaktadır. TCK m.167'ye göre dolandırıcılık suçunun mağduru, fail bakımından haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden biri, üst soy veya alt soy veya bu dereceden kayın hısımlarından biri, evlat edinen veya evlatlık, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden biri ise faile ceza verilmez. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, dolandırıcılık suçu, haklarında haklarında ayrılık kararı verilmiş eşlerden biri, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden biri, aynı konutta yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarından biri hakkında işlenmesi hâlinde de, suçun takibi şikayete bağlı olacak ve ilgili fail hakkında verilecek ceza yarı oranında indirilecektir.
C. Suçun Maddi Konusu
Dolandırıcılık suçunun maddi konusu, hileli bir davranışla sağlanan malvarlığı değerleridir. Bu değerler bir kimsenin aldatılması sonucunda onun veya başkasının zararına olarak sağlanmaktadır.
Dolandırıcılık suçunun konusunu oluşturacak yararın ve aynı zamanda meydana gelecek olan zararın malvarlığına ilişkin olması gerekir. Aynı zamanda malvarlığına ilişkin olan zarar, ekonomik bir zarar olmalıdır. Bu itibarla duygusal veya manevi yönden elde edilen menfaatler bu suçun konusunu oluşturamaz.
D. Fiil (Hareket)
Dolandırıcılık suçunun fiil ögesini, mağduru kandırabilecek nitelikteki hileli davranışlar oluşturmaktadır. Hile en genel tanımıyla birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, oyundur. TCK'da hileli davranışın mağduru kandırabilecek nitelikte olması aranmamıştır. Yani suçun oluşması bakımından failin hileli davranışlarının mağduru kandırabilecek nitelikte olması aranmaz, mağduru aldatmış olması yeterlidir.
E. Netice
TCK m.157'ye göre, dolandırıcılık suçunun netice unsuru, hileli davranışlar sonucunda mağdurun aldanması ve bu aldanmaya bağlı olarak mağdurun veya üçüncü bir kişinin zararına olarak failin kendisine veya üçüncü bir kişiye bir yarar sağlamasıdır.
F. Nedensellik Bağı
Dolandırıcılık suçu gibi hareketin yanında neticeye de yer verilen suçlarda nedensellik bağının varlığı suçun oluşumu ve tamamlanması açısından zorunludur.
Zarar ve yarar hileli davranışla aldatmanın bir sonucu olmalıdır. Zarar ve yarar ile aldatma arasında var olan ilişki nedensellik bağı olarak açıklanır. Failin gerçekleştirdiği hileli davranış ile mağdurun aldatılarak failin tasarrufta bulunması sonucu mağdurun veya bir başkasının zararına, failin veya bir başkasının lehine ise yarar sağlanması arasında nedensellik bağı bulunması gerekir.
IV. TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
Dolandırıcılık suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Suçun neticesi, bir kişiye zarar verilmesi, yarar sağlanmasıdır. Failin yarar sağlayacağını bilip istemesi, genel kast kapsamındadır. Failin yarar sağlama maksadı, özel kast kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husus değildir. Bu nedenle özel kast aranmaz.
Failde dolandırma kastı suçun işlenmesinden önce veya en azından fiilin işlenmesi sırasında mevcut olmalıdır. Dolandırma kastı fiilin işlenmesinden sonra ortaya çıkarsa, dolandırıcılık suçu oluşmaz. Ancak koşulları oluşursa, güveni kötüye kullanma suçu söz konusu olur. Mağdurun da yararın elde edilmesinden önce hataya düşürülmesi gerekmektedir.
Failde dolandırma kastının varlığının kabulü için failin hileli hareketi istemiş ve gerçekleştirmiş olmasına tek başına yeterli olmaz. Hileli hareket sonucu, mağdurun aldatılması ve aldatmanın sonucu olarak muhatabın malvarlığına ilişkin bir tasarrufun gerçekleştirilmesi ve failin ya da üçüncü bir kimsenin yarar elde etmeyi istemiş olması gerekir. Yani kısaca, fail mağdur açısından ortaya çıkan zarar ile kendi tarafından ortaya çıkan yararın, fiilinin bir neticesi olduğunun bilincinde olmalıdır.
Dolandırıcılık suçu sınırlı da olsa olası kast ile işlenebilir. Fail, gerçekleştireceği hileli hareket ile mağduru hataya düşüreceğini tahmin ettiği hâlde, bunu göze aldığı ve yarar sağlamayı kabullendiği takdirde bu suçu işlemiş olacaktır.
V. HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Suçun oluşması için fiilin hukuka aykırı olması gerekir. Yani; ortada hukuka uygunluk nedenleri bulunmamalıdır. Hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenler, hukuka uygunluk sebepleridir. Hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenler, eylemin dış dünyaya hukuka uygun yansımasına neden olduklarından, ceza sorumluluğu da söz konusu olmayacaktır.
TCK'da yer alan hukuka uygunluk nedenleri; kanun hükmünü yerine getirme (TCK m.24/1), hukuka uygun emrin ifası (TCK m.24/2,3), meşru savunma (TCK m.25/1), hakkın kullanılması (TCK m.26/1) ve ilgilinin rızasıdır (TCK m.26/2).
TCK m.24/1'de kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. TCK m.24/2'de; yetkili merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan emri uygulayanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Ancak hile ile bir kimsenin dolandırılması yönünde bir kanuni düzenleme olmadığı gibi bu yönde bir görevin yerine getirilmesi için emri verilmesi de mümkün değildir.
TCK m.25/1'de düzenlenen meşru savunma hâlinde de dolandırıcılık suçunun işlenmesi mümkün değildir. TCK m.26/1'de düzenlenen 'hakkını kullanan kimseye ceza verilmez' hükmü de hileli hareket ile hak aranamayacağından uygulanamaz.
TCK m.26/2'de düzenlenen 'ilgilinin rızası' dolandırıcılık suçunda uygulama alanı bulamayacaktır. Zira dolandırıcılık suçuna özelliğini veren, mağdurun iradesinin yanıltılmış olmasıdır. Bu nedenle ilgilinin rızası, geçerli bir rıza olmadığı için hukuka uygunluk nedeni değildir.
Suçun temelinde hile yer alması nedeniyle, dolandırıcılık suçunda hukuka uygunluk nedeni bulunmamaktadır. Bununla birlikte tüm şartların gerçekleşmesi hâlinde 'zorunluluk hâli' dolandırıcılık suçunda hukuka uygunluk nedeni olabilir.
Zorunluluk hâli, TCK m.25/2'de düzenlenmiştir. Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenebileceği kabul edilerek özel bir zorunluluk hâline yer verilmişken dolandırıcılık suçu yönünden bu şekilde özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak koşulları gerçekleştiğinde olaya TCK m.25/2'de ki hükmün uygulanması söz konusu olabilir. Nitekim Yargıtay kararları da dolandırıcılık suçunun zorunluluk hâlinde işlenebileceğine işaret etmektedir.
VI. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
A. Teşebbüs
Suça teşebbüs, TCK m.35'te ''Kişinin, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması'' şeklinde tanımlanmıştır. Suça teşebbüste fail öncelikle kasten hareket etmiş olmalıdır. İkinci olarak ise fail suçun icrasına elverişli hareketlerle başlamalı ancak elinde olmayan bir engel nedenle suçu tamamlayamamış olmalıdır.
Dolandırıcılık suçu, neticeli suçtur. Hileli hareketlerle bir başkasının zararına olacak şekilde, haksız menfaatin elde edildiği anda suç tamamlanır.
Dolandırıcılık suçu bir zarar suçudur. Hileli davranışlar sonucunda mağdur ya da başkasının zararı meydana gelir. Zarar sonucunda fail ya da bir başkası da yarar sağlamaktadır. Failin muhatabı aldatmaya yönelik hileli davranışlarda bulunmuş olmasıyla suçun icra hareketlerine başlanır, fail ya da üçüncü bir kişi lehine yararın elde edilmesiyle de suç tamamlanmış olur.
Hileli davranışın gerçekleştirilmesine rağmen mağdur aldanmamış olabilir. Hileli davranışlar failin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamamış olabilir. Hileli davranışlar sonucu mağdur aldandığı hâlde malvarlığında bir zarar meydana gelmemiş olabilir. Bu durumların hepsinde teşebbüs hükümleri uygulanmalıdır.
Hileli davranışın gerçekleştirilmesine rağmen mağdur aldanmadığı hâllerde, suçun teşebbüs aşamasında kaldığının kabul edilebilmesi için hilenin objektif ve somut değerlendirmeye göre aldatmaya uygun olması gerekir. Mağdurun, zeki olması veya başka bir nedenle hileden aldanmamış olması teşebbüs hükümlerinin uygulanmasını engellemez. Hilenin objektif olarak aldatmaya elverişli olmadığı hallerde, aracın elverişsizliğinden dolayı işlenemez suç kuralları uyarınca failin cezalandırılmaması gerekir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçuna teşebbüs mümkündür. Hileli davranış karşı tarafı aldatmamışsa, suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. Suçun tamamlanması için yararın sağlanması gerekir.
Sanığın verdiği ilan üzerine mağdurun fail ile iletişim kurması ancak parayı gönderdikten sonra geri alınmasını sağlaması veya bankanın bloke koyması nedeniyle failin parayı kullanamaması durumunda teşebbüs hükümleri uygulanacaktır.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin haksız yarar sağlaması gerekir. Suçun teşebbüs aşamasında kaldığının kabul edilebilmesi için ise hazırlık hareketlerinin sona erip haksız yararın elde edilmesine yönelik icra hareketlerine başlanması gerekir. Ancak icra hareketlerine başladıktan sonra failin mağdurdan menfaat temin edebilecek bilgileri aldıktan sonra bunları kullanmayarak menfaat temin etmemesi durumunda, failin hareketlerinin hazırlık hareketi olarak değerlendirilip nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaması gerekir. O zamana kadar gerçekleşen eylemlerin başka bir suçu oluşturması durumunda fail bu suçtan dolayı cezalandırılmalıdır.
Fail icra hareketlerine başladıktan sonra suç yolundan geri dönerse, yani suçu tamamlayamazsa, gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır. Bu durumda fail artık, dolandırıcılık suçundan ceza almaz. Ancak failin o ana kadar gerçekleştirdiği hareket, bir başka suç oluşturuyorsa, fail, bu suçtan cezalandırılacaktır. Gönüllü vazgeçme hükümleri, yararın elde edildiği ana kadar uygulanabilir. Yararın sağlanmasından sonra mağdurun uğradığı zarar giderilirse, etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda, yarar genellikle failin veya başkasının banka hesabına transferi ile elde edilmektedir. Bu nedenle gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanması bu nitelikli halde de güçtür. Ancak yarar elde eden şahıs, mağdurun zararını giderdiğinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanacaktır.
B. İştirak
Birden fazla kişinin katılımıyla bir suç işlendiğinde suça iştirake ilişkin genel hükümlere göre, faillerin ceza sorumluluğu belirlenir.
Dolandırıcılık suçunda iştirakin bütün halleri meydana gelebilir. Suçun tipik hareketlerini kısmen dahi olsa işleyen kişi suçun faili olarak sorumlu tutulur. Faillerin gerçekleştirdikleri eylemi birlikte işlemeleri hâlinde ise müşterek faillik söz konusu olur.
Hileli davranışları gerçekleştiren kişi ile menfaat temin eden kişinin farklı kimseler olması halinde aralarında iştirak iradesi olup olmadığı araştırılmalıdır. Zira uygulamada, hile ile menfaat temin edilen olaylarda failler kendilerinin takibini ve yakalanmalarını güçleştirmek ve soruşturmaları uzatarak soruşturmanın etkinliğini azaltmak amacıyla banka hesaplarını başkalarına kullandırdıkları, hesaplarına yatan tutarları üçüncü şahıslara havale eft yaptıkları görülmektedir. Aynı şekilde faillerden bazılarının internette ürün ilanı verdiği, diğer faillerin de banka hesaplarını mağdurlara bildirdiği ve faillerin birlikte menfaat temin ettikleri görülmektedir. Bu durumda da faillerin arasında fikir ve eylem birliği ile hareket ettiği yönünde iddianame düzenlenmekte ve verilen cezalar da Yargıtay tarafından onanmaktadır.
C. İçtima
5237 sayılı TCK'na hakim olan ilke gerçek içtimadır. Bunun sonucu olarak kaç fiil varsa o kadar suç kaç suç varsa o kadar ceza söz konusu olacaktır. Kuralın istisnaları ise bileşik suç, zincirleme suç ve fikri içtimadır.
Bileşik suç, biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması nedeniyle tek fiil sayılan suç olarak tanımlanmıştır (TCK m.42). Bileşik suçta, iki ya da daha fazla suç bir araya gelerek yeni bir suçun unsurlarını oluşturur veya bir uç diğerinin ağırlaştırıcı nedenini oluşturur.
Dolandırıcılık suçunun zincirleme suç şeklinde işlenmesi mümkündür. Zira TCK m.43/3'te belirtilen zincirleme suçun uygulanamayacağı istisna suçlar arasında dolandırıcılık suçuna yer verilmemiştir.
Dolandırıcılık suçunda hileli hareketin yapılması suçun oluşumu için yeterli değildir. Tipik hareket sonucunda aldatılma, zarar görme ve yarar görme şeklinde neticeler de aranmaktadır. Mağdurun aldatılması, mağdurun ya da başka bir kişinin zarar görmesi, fail ya da başka bir kimsenin yarar elde etmesi de suçun oluşumu için gerekli olduğundan; TCK m.43/2 tek bir hileli davranışın birden çok kişiyi hataya düşürmesi halinde uygulanmaz. Başka deyişle, dolandırıcılık suçu bir zarar suçu niteliğinde olduğundan tek bir fiil ile birden fazla farklı kişinin dolandırılması halinde, fail her bir mağdur yönünden sorumlu olur ve gerçek içtima hükümleri uygulanır.
Fail ile dolandırıcılık suçunun mağduru arasında devam eden ilişkide, failin birden fazla haksız yarar elde etmesi, dolandırıcılık suçunun birden fazla işlendiği anlamına gelmez. Failin aynı hileli davranışlarla ya da önceki hileli davranışlarının devamı niteliğinde olan ancak tek başına dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyen fiillerle mağdurdan birden fazla haksız yarar elde etmesi durumunda fail tek bir dolandırıcılık suçundan cezalandırılacaktır. Kısaca, faillerin yeni menfaat temin etmeye yönelik hileli davranışlarını yinelediği durumlarda zincirleme suç hükümleri uygulanmayacaktır. Ancak fail suç işleme kararlılığı ile iradesini devam ettirerek daha fazla haksız menfaat elde etme amacıyla tek başına dolandırıcılık oluşumuna yetmeyen fiille suç kastını yinelediği durumda zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir.
TCK m.44/1 fikri içtimayı düzenlemektedir. İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır. Fail tek bir fiili ile birden fazla nitelikli dolandırıcılık suçunu işlerse , örneğin ; basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık ve bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi hali fikri içtima hükümleri uygulanır.
TCK m.244/4 uyarınca bilişim sistemlerini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu uygulanabilmesi için gerçekleşen eylem başka bir suçu oluşturmalıdır. Bu nedenle bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun varlığı halinde ayrıca m.244/4 uygulanmayacaktır. Ancak bilişim sistemlerini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun farklı mağdurlara karşı işlenmesi halinde fail hem TCK m.244/4'ten hem de 158/1-f maddesinden sorumlu olur.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda fikri içtima gerçekleşebilir. Özellikle TCK m.243 açısından bilişim sistemlerine girme veya orada kalmaya devam etme hali seçimlik olarak sayıldığından ve başka suçları işlemek isteyen failin bu suçları işlemek için sistemde kalması söz konusu olduğunda, kalma hareketiyle diğer suçların hareketleri arasında ayniyet gerçekleşecek ve fikri içtima uygulanacaktır.
VII. CEZAYI KALDIRAN VEYA AZALTAN KİŞİSEL NEDENLER
TCK m.167'de şahsi cezasızlık sebepleri ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler düzenlenmiştir. Malvarlığına karşı işlenen suçlarda ortak hüküm niteliğindedir. TCK m.168 etkin pişmanlığı düzenlemektedir. Malvarlığına karşı işlenen suçlarda ortak hüküm niteliğindedir. TCK m.169 ise tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını düzenlemektedir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlarında iddianamenin kabulünden önce, soruşturma aşamasında fail pişmanlık göstererek mağdurun zararını giderirse cezası 2/3 oranında indirilir. İddianamenin kabulü ile kovuşturma aşaması başladıktan sonra ilk derce mahkemesinden hüküm verilene kadar fail etkin pişmanlık göstererek mağdurun zararını giderirse failin cezası 1/2 oranında indirilir. Fail tarafından mağdurun zararı kısmen giderilirse etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için mağdurun rızasının alınması gerekir.
Etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için failin söz konusu davranışları özgür iradesiyle gerçekleştirmesi gerekir. Ancak failin bizzat kendisinin zararı gidermesi şart değildir. Zira cezaevinde olan failin zararı bizzat gidermesi mümkün değildir. Ancak failin bilgisi, iradesi ve hatta rızası dahilinde zararın bir üçüncü kişi tarafından giderilmesi hâlinde de etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir.
5237 sayılı TCK m.168 tazminden çok pişmanlık esasına dayanmakta olup, pişmanlık sonucu olan iade ve tazminin önem taşıması nedeniyle iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi gibi hallerde sanığın etkin pişmanlığından söz edilemeyeceğinden ilgili sanık etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacaktır.
İştirak halinde ise zararın giderilmesine katılmayan diğer suç ortakları etkin pişmanlıktan faydalanamaz. Dolayısıyla; azmettiren ya da yardım edenden herhangi birinin zararı gidermesi, suça iştirak edenlerin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması için yeterli değildir.
Birden fazla mağdura karşı işlenen suçlarda ise zararı giderilen mağdur yönünden faile etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
VIII. SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ- YAPTIRIM
Dolandırıcılık suçu re'sen takip edilen suçlardandır. Ancak faille mağdur arasındaki belli akrabalık ilişkileri (TCK m.167/2), suçun bir hukukî ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi (TCK m.159) hallerinde suçun takibi şikayet üzerine yapılmaktadır. Dolandırıcılık suçunun basit halleri CMK m.253 ve 254 doğrultusunda uzlaşma kapsamındadır.
Dolandırıcılık suçunun temel hali ile şikayete tabi hallerinde yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerini yargılama görevi ise Ağır Ceza Mahkemelerindedir.
7311 sayılı kanunun 10.maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın yetkiyi düzenleyen 12.maddesine ''Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir'' şeklinde yeni fıkra eklenerek bilişim suçlarında mümkün olduğunca mağdurun yerleşim yerinde suçunun takibinin ve yargılanmasının yapılması sağlanmak istenmiştir.
Dolandırıcılık suçunun temel halinin cezası, m.157'ye göre bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası ise m.158'e göre üç yıldan on yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır; ancak (e), (f), (j), (k), (l) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı, dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. Dolayısıyla bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işleyen fail, dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
IX. BENZER SUÇLAR VE NİTELİKLİ HALLERİ
Bilişim sistemlerinin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişiye ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık nitelikli hal sayılmıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir kimsenin aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim sistemi aracılığıyla haksız yarar sağlama veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçu oluşturacaktır.
Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla gerçek bir kişinin aldatılması, aldatılan kişinin veya başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine failin ise kendisine veya başkasının malvarlığı lehine bir yarar sağlaması ile meydana gelir. Bu bakımdan hileli davranışlarla gerçek bir kişiyi aldatılmadan menfaat elde edilmesi halinde inceleme konusu suç oluşmaz. Bu gibi hallerde dolandırıcılık suçu dışında bilişim sistemleri aracılığıyla haksız yarar sağlama suçu gibi başka suçlar meydana gelebilir. Diğer suç tipleri ve hukuki uyuşmazlık oluşturan fiiller ile dolandırıcılığın birbirinden ayrılması tipiklik bakımından önem arz eder.
A. Basit Hırsızlık ve Basit Dolandırıcılık Suçları
Hırsızlık ile Dolandırıcılık suçları malvarlığına karşı işlenen suçlardandır. Hırsızlık suçunda mal zilyedin rızası bulunmaksızın alınır, dolandırıcılık suçunda ise mal zilyedin rızası ile alınır. Ancak bu rıza, mağdurun gerçeği bilseydi göstermeyeceği bir rıza olmaktadır. Dolandırıcılık suçunda fail, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatarak, aldatılan kimsenin rızasını elde etmektedir.
Hırsızlık suçunun tamamlanması için alınan maldan yararlanılması şart değildir. Önemli olan mal üzerinde mağdurun egemenliğine son verilerek failin hakimiyetinin gerçekleştirilmiş olmasıdır. Failin objektif olarak maldan yararlanabileceği şartlara kavuşması, malı egemenlik alanına sokması yeterlidir. Dolandırıcılıkta ise suçun oluşması için haksız yararın sağlanması gerekir.
Hırsızlık suçu taşınır mallara karşı işlenebilir, dolandırıcılık suçunun konusu ise taşınır, taşınmaz mallar, alacak hakkı, kişisel hizmetler oluşturabilir.
Bilişim sistemlerinin hilenin gerçekleştirilmesinde araç olarak kullanılması suretiyle bir kimsenin iradesi fesada uğratılırsa, hırsızlık suçundan değil, dolandırıcılık suçundan bahsedilecektir. Ancak hile unsurunun gerçekleşmediği eylemlerde ise hırsızlık suçu söz konusu olabilecektir.
B. Bilişim Sistemlerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık ve Basit Dolandırıcılık
Failin bir mağdurun sosyal medya hesaplarını ele geçirerek üçüncü kişiler ile mağdurmuş gibi görüşerek menfaat temin etmesi, sosyal mühendislik yöntemleriyle gerçekleştirilen dolandırıcılık suçları bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçuna örnektir. Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle kişilere hızlı bir şekilde ulaşılması, sisteme duyulan güven nedeniyle kişilerin kolaylıkla tasarrufta bulunması bu suçun kolayca işlenmesini sağlamaktadır.
Failin bir internet sitesinde ilan vermesinden sonra mağdurun ilana istinaden iletişim kurduğu fail ile bir araya gelerek yüz yüze görüşmesi veya banka hesabından göndermesi durumunda mağdurun bilişim sistemlerinin sağladığı güvene tam da güvenmeyerek fail ile yüz yüze geldiği ve hilenin bu suretle bilişim sistemleri kullanılmadan veya kullanılsa dahi mağdur üzerinde tam da güven tesis etmemesi nedeniyle hile unsurunun bilişim sistemleri aracılığı ile gerçekleşmemesi nedeniyle basit dolandırıcılık suçunun gerçekleştiği kabul edilir.
C. Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık
Basın ve yayın araçları, her türlü bilgiyi geniş kitlelere kolaylıkla yaymaktadır. Basın ve yayın araçları sayesinde dolandırıcılık suçunu oluşturan hilenin de geniş kitlelere yayılması sağlanabilir. Basın ve yayın araçlarında yayınlanan bir haberin hileyi desteklemek için kullanılması halinde de bu ağırlaştırıcı sebep gerçekleşmiş olur.
Basın ve yayın yolu kavramı 5237 saylı TCK m.6'ya göre; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınlar anlaşılır. Kanuna göre, bireysel iletişim araçları bu kapsam dışında bırakılmıştır. Kitle iletişim araçları, kitlesel boyutta paylaşım yapılabilen araçlar olup radyo, televizyon, gazete ve internet gibi araçlar en yaygın biçimde kullanılan kitle iletişim araçlarıdır.
İnternetin TCK m.6 kapsamında basın ve yayın aracı olarak kabul edildiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu durumda internette verilen bir ilan ile gerçekleşen dolandırıcılık eyleminin basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık ve bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlarından hangisinin nitelikli hal olarak uygulanacağı problemi karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay son tarihli kararlarında bu hususa ilişkin olarak her iki nitelikli hâlin de oluştuğunu tartışmaksızın sadece 158/1-f'de düzenlenen nitelikli halin uygulanması gerektiğini belirtmektedir.
D. Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması
TCK m.245/1'de yer alan, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran ibaresinden hukuka uygun veya aykırı olup olmadığına bakmaksızın herhangi bir şekilde bir başkasının banka veya kredi kartını ele geçirip kart sahibi veya kartın verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kart ile yarar sağlanması fiili cezalandırılmaktadır.
Bir kimsenin hesabından internet bankacılığı yoluyla başka bir kimsenin hesabına para aktarılması durumunda TCK m.142/2-(e)'de düzenlenen bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçu söz konusu olacaktır. Ancak bir kimseye ait banka kartı veya kredi kartı bilgilerinin kullanılması suretiyle başka bir hesaba para aktarılması durumunda TCK m.245/1 uygulanacaktır. Çünkü m.245 nm.142/2-(e)'ye göre daha özel nitelikte bir düzenlemedir. Mağdurun iradesinin yanıltılması sonucu fail lehine haksız yarar sağlanmışsa bu durumda m.245 değil 158/1-(f)'de düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçu oluşacaktır.
E. Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Haksız Çıkar Sağlama Suçu
TCK m.244'te düzenlenen bu suçun meydana gelmesi için seçimlik olarak maddede sayılan fiillerden birinin işlenmesi yeterlidir. Bu suç fail ve mağdurluk açısından bir özellik göstermez. Herkes, bu suçun faili veya mağduru olabilir. Bu suç tüzel kişi yararına da olabilir. Suç yalnızca bilişim sistemine karşı, yalnızca verilere karşı yahut her ikisine karşı da işlenebilir.
TCK m.244/4 tali normdur ve bu hükmün uygulanabilmesi için fiilin başkaca bir suç oluşturmaması gerekir. Eylemin başka bir suç oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmelidir. Başka bir suç oluşuyorsa o suçtan uygulama yapılmalı ancak başka bir suç oluşmadığı takdirde m.244/4 uygulanmalıdır. O halde TCK m.142/2-(e)'de ve TCK m.158/1-(f)'de düzenlenen nitelikli haller ile TCK m.244/4 arasında özel norm- genel norm ayrımı bulunmakta olup, TCK m.244/4'deki düzenleme özel bir normdur. Bu durumda özel norm düzenlemesi varken genel norma gidilemeyeceği için fail bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu işlediği durumda TCK m.142/2-(e)'den, dolandırıcılık suçunu işlediği takdirde ise TCK m.158/1-(f)'deki nitelikli halden dolayı cezalandırılacaktır.
Failin bir bilişim sistemine girerek sistemde yer alan verileri değiştirmesi, verileri yok etmesi, sisteme yeni veri yerleştirilmesi suretiyle haksız yarar sağlanması halinde, bu fiiller gerçek bir kimseye karşı değil bilişim sistemine karşı işlenmektedir. Bu durumda hileli söylemler ile iradesi fesada uğratılarak aldatılan gerçek bir kimse bulunmadığından dolandırıcılık suçu oluşmaz.
Burada önemli olan husus failin hem TCK m.244/4'deki eylemleri gerçekleştirerek haksız çıkar sağlaması hem de dolandırıcılık suçu kapsamında haksız çıkar sağlaması durumunda fail artık TCK m.158/1-(f)'den sorumlu olacak ayrıca TCK m.244/4'den sorumlu olmayacaktır.
X. YARGITAY KARARLARI
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2017/27808 E. 2018/1373 K.
SANIĞI VERDİĞİ İLAN ÜZERİNE MAĞDURUN FAİL İLE İLETİŞİM KURMASI ANCAK PARAYI GÖNDERDİKTEN SONRA GERİ ALINMASINI SAĞLAMASI VEYA BANKANIN BLOKE KOYMASI NEDENİYLE FAİLİN PARAYI KULLANAMAMASI DURUMUNDA TEŞEBBÜS HÜKÜMLERİ UYGULANIR
''...Sanığın olay tarihinde katılan ...'in email adresini ve bu hesaba bağlı facebook isimli internet sitesindeki hesabının şifresini kırarak, katılanın arkadaşı olan şikayetçi ... ile ...'miş gibi görüştüğü ve T.C. kimlik nosunu vererek PTT aracılığı ile 800 TL para göndermesini istediği, şikayetçi ...'in de parayı gönderdiği, sonrasında katılan ...'i arayarak durumu sorması üzerine para istenmediğini öğrenmesi ile PTT ye giderek yatırdığı parayı çektiği, bu suretle sanığın teşebbüs aşamasında kalan bilişim sistemlerinin araç olarak kulalnılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir...''
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2015/3964 E. 2018/2966 K.
DOLANDIRICILIK SUÇUNUN MAĞDURU FAİL BAKIMINDAN HAKLARINDA AYRILIK KARARI VERİLMEMİŞ EŞLERDEN BİRİ, ÜSTSOY VEYA ALTSOY VEYA BU DERECEDEN KAYIN HISIMLARINDAN BİRİ, EVLAT EDİNEN VEYA EVLATLIK, AYNI KONUTTA BERABER YAŞAYAN KARDEŞLERDEN BİRİ İSE FAİLE CEZA VERİLMEZ
''...Dosya kapsamına göre; sanık ... ile katılan ... ....’in suç tarihi olan 10/12/2009 tarihinde evli oldukları, eşler arasında görülmekte olan boşanma davasının Eskişehir 3.Aile Mahkemesi'nin 2008/860 Esas, 2009/595 karar sayılı dosyası ile 02/07/2009 tarihinde boşanma davasının reddine karar verildiği, bu dava dosyasında "yargısal fiili ayrılık kararı" verilmemiş olması, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 167/1-a maddesi uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunun eşler zararına işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağının belirtilmesi karşısında; aynı gerekçeye dayanan sanık hakkında TCK. 167/1-a maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir...''
YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2015/1072 E. 2018/633 K.
FAİLİN AHLAKA AYKIRI ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ HİLELİ DAVRANIŞLAR DOLANDIRICILIK SUÇUNU OLUŞTURUR
''...Olay günü saat 20.00 sıralarında otobüs terminali önünde yol kenarında bekleyen sanığın, aracı ile seyir halindeki şikâyetçiye durması için işaret ettiği, bunun üzerine yanına gelen şikâyetçi ile 40 TL karşılığında cinsel ilişkiye girme konusunda anlaştığı, ardından parayı alıp şikâyetçiye ileride kendisini beklemesini söyledikten sonra ortadan kaybolduğu olayda; akşam saatinde yol kenarında bekleyen sanığın, kendisine ahlâka aykırı bir amaçla yaklaşan şikâyetçiye bu amacın gerçekleşeceği kanaatini verecek şekilde şikâyetçi ile pazarlık yaptığı, maddi yarar sağladıktan sonra ortadan kaybolduğu, şikâyetçinin zararının ahlâka aykırı isteğin yerine getirilmemesi nedeniyle değil, aksine bu isteğin gerçekleştirileceği yönündeki sanığın hileli davranışı neticesinde meydana geldiği, şikâyetçinin meydana gelen zararını talep edip edememesinin özel hukuk konusu olduğu ve dolandırıcılık suçunun oluşmasına engel teşkil etmediği, sanığın ahlaka aykırı bir yönteme başvurarak gerçekleştirdiği hileli davranışlarının somut olayda hukuki boyuttan çıkıp cezai sorumluluğu gerektiren aldatıcı nitelikte olduğu ve bu şekilde atılı dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluştuğu kabul edilmelidir...''
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2017/31726 E. 2019/5356 K.
DOLANDIRICILIK SUÇU ZORUNLULUK HALİNDE İŞLENEBİLİR
''...Sanık ...'ın kronik böbrek yetmezliği rahatsızlığının bulunduğu ve sürekli olarak diyalize girmesinin gerektiği,diyalize girmemesi durumunda yaşamsal tehlikesinin söz konusu olacağı bu nedenle olay tarihinde eşi olan diğer sanık ...'ın sosyal güvencesi olmasına rağmen primlerini ödeyememesi nedeni ile tedavi hizmetlerinden faydalanamadıkları,bu nedenle de yeşil kart alınamadığı, tedavilerin Yeşil Karttan karşılamak üzere, ...'ın kardeşi olan ve beyanlara göre 1991 yılında doğup 3 ay yaşadıktan sonra ölen ancak nüfus kayıtlarından düşümü yaptırılmayan ...'ın adına, sanık ...’nın fotografını yapıştırarak ilgili muhtara tanzim ettirdiği nüfus cüzdanı talep belgesi ile Dörtyol İlçe Nüfus Müdürlüğüne müracaat ederek ...'nın kullanması amacıyla Nüfus cüzdanı çıkarttıkları, ...'nın ölen kardeşi adına çıkartılan nüfus cüzdanıyla ... adına yeşil kart çıkarttırarak İskenderun Başkent Ünüversitesine bağlı diyaliz merkezinde ücretsiz olarak tedavisini yaptırdığı bu şekilde sanıkların iştirak halinde atılı suçları işledikleri iddia olunan olayda;
...
2-Sanıklara atılı nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden yapılan incelemede;
Sanıkların savunmaları, katılan kurum vekilinin beyanları, kurum yazıları ile dosya kapsamından sanıkların üzerine atılı suç yönünden 5237 sayılı TCK’nın 25/2. maddesi gözetilerek 5271 sayılı CMK’nın 223/3-b. Maddeleri gereğince zorunluluk hali dolayısıyla işlemeleri nedeniyle mahkemece verilen ceza verilmesine yer olmadığa dair hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiştir...''
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2017/33772 E. 2018/2654 K.
FAİLİN, BAŞKA BİR MAĞDURA AİT SOSYAL MEDYA HESABINI ELE GEÇİREREK DİĞER MAĞDURLARLA İLETİŞİM KURMAK SURETİYLE MAĞDURLARDAN PARA İSTEMESİ ANCAK MAĞDURLARIN BU DURUMU HESABI ELE GEÇİRİLEN KİŞİYLE İLETİŞİM KURARAK ÖĞRENMESİ VE PARA GÖNDERMEMESİ DURUMUNDA TEŞEBBÜS HÜKÜMLERİ DEĞİL TAMAMLANMIŞ SUÇ HÜKÜMLERİ UYGULANIR
''...Olay tarihinde sanığın katılan ...'nın e-posta adresinin ve buna bağlı olarak oluşturduğu facebook hesabının şifrelerini kırmak suretiyle katılanın izni ve bilgisi olmaksızın erişim sağladığı ve katılanın erişimini şifresini değiştirerek engellediği, ardından da katılanın arkadaş listesindeki şikayetçi ... ve katılan ...'den kendine ait banka hesap numarasını vererek para göndermelerini istediği, ancak şikayetçi ... ve katılan ...'in durumdan şüphelenerek katılan ...'yı aradıkları ve hesabın ele geçirildiğini öğrenmeleri üzerine para göndermedikleri, bu suretle sanığın şikayetçi ... ve katılan ...'ye karşı teşebbüs aşamasında kalan bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve katılan ...'ya karşı bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, erişilmez kılma, veri yerleştirme suçunu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir...''
YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2012/1407 E. 2013/140 K.
FAİL AYNI KİŞİYE KARŞI FARKLI ZAMANLARDA BİRDEN FAZLA DOLANDIRICILIK SUÇUNU İŞLEMESİ VE BU EYLEMLERİ AYNI SUÇ İŞLEME KARARI ALTINDA GERÇEKLEŞTİRMESİ DURUMUNDA ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİ UYGULANABİLİR
''...Sanığın, başlangıçta planladığı senaryonun gereği olarak katılandan almak istediği miktarı alabilmek için telefonla katılandan önce kaparo adı altında bir miktar haksız yarar temin ettikten sonra, eşinin doğum yapması nedeniyle hastanede bulunduğu ve hastaneden çıkmak için paraya ihtiyacı olduğu gibi çeşitli bahanelerle para isteyip tekrar haksız yarar elde etmesi, yeni bir dolandırıcılık suçunun sonucu olarak elde edilen yararlar olmayıp, sanığın ilk başta oluşturduğu ve katılanı yanıltan hileli davranışların sonucu oluşan neticeler olup, gerçekleşme şekli ve eylem bütünlüğü içinde tek bir dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Dolayısıyla sanık hakkında TCK’nun 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulama yeri bulunmamakta olup, ancak bu hususun TCK’nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir...''
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2017/9883 E. 2018/2423 K.
BİLİŞİM SİSTEMLERİNİ ENGELLEME, BOZMA, VERİLERİ YOK ETME VEYA DEĞİŞTİRME SUÇU İLE BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN ARAÇ OLARAK KULLANILMASI SURETİYLE DOLANDIRICILIK SUÇU FARKLI MAĞDURLARA KARŞI İŞLENİRSE FAİL HEM TCK M.244/2'DEN HEM DE M.158/1-(F) MADDESİNDEN SORUMLU OLUR (AYNI MAĞDURA KARŞI İŞLERSE FİKRİ İÇTİMA HÜKÜMLERİ GEREĞİ YALNIZCA BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN ARAÇ OLARAK KULLANILMASI SURETİYLE DOLANDIRICILIK SUÇUNDAN SORUMLU OLUR -YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2015/867 E. 2017/13 K.-)
''...Sanığın olay tarihinde katılan ...'nin e posta adresinin şifresini kırıp, ardından da şifreyi değiştirerek bu adreste kayıtlı olan şikayetçiler ... ve ... ile mesajlaşarak para istediği, şikayetçi ...'ın 80 TL yi, şikayetçi...'in ise 200 TL yi cebe havale yöntemi ile sanığın adına kayıtlı olan cep telefonu hattına gönderdikleri, bu suretle sanığın katılan ...'ye yönelik bilişim sistemindeki verileri bozma yoketme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme, şikayetçiler ... ve ...'e yönelik ise bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlarını işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir...''